Sabun & Kimyası
Sabun, günlük hayatın en temel, en basit ve en önemli gereksinimlerinden…
En temel çünkü, temizler, arındırır. En basit, çünkü küçük, ucuz ve çabuk ulaşılabilinir. En önemli çünkü her gün defalarca kere ciltle ve saçla direkt temas eder.
Bu çok özel ürünün kimyası da, yağ asitlerinin sodyum ya da potasyum tuzlarıyla birleşmesinden oluşuyor. Bu bileşikler, hem suyla hem de yağ ile karışa bildiğinden, bir yüzeyde bulunan yağlı bileşikleri(kirler)çözerek,sulu ortam içerisinde çökeltebiliyor (yani kirler yok oluyor).
Tarihçesi
İnsanlık ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra yıkanmayı keşfetti ancak o dönemlerde kum, kil, kül, çeşitli yağlar ve taşlar sabun görevi yapmaktaydı.
Bildiğimiz manada sabun, ilk kez Roma Döneminde kullanılmaya başlanmış. Efsaneye göre Roma’da Sapo Dağı’nın kıyısında bulunan Tiber Nehri’nde çamaşır yıkayan kadınlar hayvanların kurban edildiği zamanlarda yıkanan çamaşırların daha temiz olduğunu fark ediyorlar. Burada, hayvanlardan çıkarılan yağların, kemiklerin yanması sonucu oluşan küller, yağmurlarla nehre karışıyor ve nehir suyunda yağlı, kumlu, küllü ve köpüklü sabun benzeri bir madde oluşuyor. O günden sonra sabuna Tiber Nehri’nin doğduğu “Sapo” Dağı’nın adı veriliyor ve bugün de Latin dilinde “sapore” temizlemek, yıkamak “ sapone”, sabun anlamında kullanılıyor.
Roma imparatorluğu döneminde yaygınlaşan hamam geleneğiyle sabun kullanımı artıyor.
1823 yılına kadar kül ve çeşitli yağlarla yapılan sabun üretimi, Fransız kimyacı Eugene Chevreul’ün sabunlaşma tepkimesini sentetik olarak bulmasıyla günümüzdeki şekline kavuşuyor
Osmanlı’da sabun;
Sabun, Osmanlı Devleti’nde ‘sabunhane’ denilen ve şahıslara ait olan imalathanelerde geleneksel yöntemlerle üretiliyordu. Sabunun hammaddesi zeytinyağı ve içyağıydı. Ekonomik değeri olan ve tercih edilen sabunlar zeytinyağından imal edilenlerdi. Osmanlı İmparatorluğu’nda sabun üretimi yapılan yerlerin başında zeytin yağının bol olduğu yerler olan Batı Anadolu, Adalar, Şam, Halep ve Namlus geliyordu. ı. Buralarda imal edilen sabunun büyük bir bölümü, saray, ordu ve İstanbul halkının ihtiyacını karşılamak üzere ‘Dersaadet tahsisatı’ olarak ayrılırdı. Osmanlı Devleti’nde en kaliteli ve en çok aranan sabunlar Girit Adası’nda yapılanlardı.. Halep ve civarında imal edilen sabunlar yerel ihtiyacı karşılamaları dışında, Avrupalı ticaret şirketleri ve büyük tüccarlar tarafından Suriye dışına ihraç ediliyordu. Edirne ve Kudüs’te imal edilen ‘misk sabunu’ ise Osmanlı sarayına, sultanlara ve devlet ricaline sunulan değerli hediyeler arasındaydı
Üretimi;
Sabunda temel olarak bitkisel ya da hayvansal yağlar kullanılır. Bu yağların içinde bulunan yağ asitlerinin kostik ya da kül gibi maddelerle birleşmesi (sabun) üç ana yöntemle yapılır:
1-Sıcak Yöntem;
Belki de en genel üretim şeklidir. Bu yöntemde büyük miktar kostik (NaOH) yağ ile birleştirilir. Her çeşit yağ (hayvansal veya bitkisel) kullanılabilinir. En bilinen yağlar zeytinyağı ve iç yağlarıdır. Isıl işlem uygulanır ve yağ ve kostik sabunlaşıncaya kadar karıştırılır. İkinci aşama yapıdaki kirleri, parçacıkları ve fazla kostiği ayırma için sabun karışımına tuzlu su katılmasıdır. Bu işlem sonucunda fazla kostik, yabancı maddeler ve gliserin dibe çöker ve sonrasında gliserin başka bir işlemde kullanılmak üzere ayrılır. Köy sabunları ve geleneksel sabunlarımız da bu şekilde üretilir.
2-Soğuk Yöntem;
Çok basit bir yöntemdir. Bu yöntemde yağ belli miktarda kostikle karıştırılır. (Yöntemin en önemli kısmı kostiğin hesabıdır. Her yağ farklı kostik miktarları ile sabunlaşır. Eğer doğru hesap yapılmasa fazla kostik yapıda kalır) Daha sonra karışım ısıtılarak karıştırılır ve sabun oluşur. Bu yöntemde gliserin sabunun yapısında kalır. Bazı el yapımı sabunlar bu şekilde üretilir.
Sabunları da Gökçeada’nın saf, organik statüde zeytinyağları ve yağmur suları kullanılarak soğuk yöntem(gliserini içinde tutan yöntem) uygulanılarak, üretilmektedir. O nedenle İmroza Sabunları’ı yumuşaktır.
İmroza sabunlarında hiçbir sentetik madde kullanılmaz.
İmroza Sabunları tamamen doğal yağlar kullanılarak üretilir, cilde ve saça faydalıdır.
Güzel kokar ve köpürür.
3-Kontine (Sürekli Üretim) Yöntemi;
Üstte bahsi geçen tüm üretim şekillerinde sabun gruplar halinde üretilir (Kazanların elverdiği boyutlarda 50 kg, 200 kg) Kontine (Sürekli üretim) sisteminde ise kostik ve yağ sürekli karıştırılır ve bu sayede sürekli sabun elde edilebilinir. Bu işlem işin ticari boyutudur ve ileri teknoloji gerektirir. Bütün büyük sabun üreticilerinin kendilerine lisanslı kontine sistemleri vardır.
Ticari ve El Yapımı Sabunlar Arasındaki Farklar:
Yüksek tonajlı fabrikasyon üretimde, gliserin sabundan ayrıştırılır. (Birçok sabun üreticisi firma, aynı zamanda gliserin üreticisidir de!)
- Fabrikasyon üretimde, sabunun içine yapı verici koku verici ve renk verici çeşitli kimyasallar katılır(hatta birçok büyük firma sabunlarına sentetik deterjan da katar).
- El yapımı sabunların üretim tekniğinde gliserin sabundan ayrılmaz.
- El yapımı sabunun içinde katılan yağlar genellikle saftır. Koruyucu kimyasal kullanılmaz.
- El yapımı sabun çok büyük üretim tesisi gerektirmez. İşlem baştan sona üretimi yapan kişinin denetimi altındadır(İmroza Sabunları gıda üretim titizliği ile, Gıda Mühendisi denetiminde üretilmektedir.)